Buhar gücüyle çalışan otomobiller çok daha önceleri
ortaya çıkmışsa da, otomotiv sanayisinin gerçek kuruluşu; 1860’larda ve 1870’lerde başta Fransa ve Almanya
olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinde kısa bir süre sonra da ABD’de benzin
motorunun geliştirilerek yaygınlaşmasıyla başladı.
ABD’deki ilk otomobil yapımcıları ise Ramson Eli Olds ile Alexander ve James
Packard’dır. 1898’de ABD’de otomobil üreten şirket sayısı 50 iken, 1908’de bu
sayı 241’e yükseldi. Her markanın öbüründen ayırdedilmesini sağlayan amblemi
yada etiketi vardı. Bir tür övünme aracı olan amblemler değerli metalden elde
mine boyalı yapılmaktaydılar. Ancak seri üretim otomobilleri ucuzlatınca küçük
şirketler devler tarafından yutuldular yada piyasa dışına itildiler.Otomobil
Avrupanın icadı idi. Avrupalı bilim adamları otomobilin teorik hesaplarını
yapmakla vakit geçirirken pratik kafalı Amerikalılar otomobil imalinde Avrupaya
önderlik etmeye başlamışlardır.
1920li yıllar tarihe Amerikalıların en yaratıcı yılları olarak geçti. “Kükreyen
Yirmiler” diye bir de isim takmışlardı. “Kükreme” sadece müthiş bir hızla
büyüyen ekonomilerini değil, radikal bir biçimde değişen yaşam biçimlerini de
anlatıyordu. “Kükreyen Yirmiler”in en önemli buluşlarından birisi de seri
üretimdi. Ünlü otomobil sanayicisi Henry Ford’un bu müthiş buluşu sayesinde
üretim katladı. Ülkedeki otomobil sayısı kısa sürede altı milyondan yirmiyedi
milyona yükseldi. Otomobil fiyatları düştü. Henry Ford, devrim niteliğinde bir
çıkış daha yaptı, işçi ücretlerini günde beş dolar gibi görülmedik seviyeye
çıkardı. Ve tarihte ilk kez işçiler kendi ürettikleri otomobilleri satın alacak
parayı kazanır oldular! Yine tarihte ilk kez “yıllık izin” kavramı gündeme
geldi. O zamana kadar zenginlere özgü bir ayrıcalık olan seyahat de
“demokratikleşti.
Fransada yapılan otomobil yarışmalarında içten yanmalı otomobillerin çok pratik
olduğu görüldü. 1910 yılında bu görüş çerçevesinde benzinle çalışan otomobillere
daha fazla yer verildi ve çalışmalar bu yönde hızlandı.İlk otomobil şirketleri
küçük imalathaneler biçimindeydi. Bu şirketlerden ancak birkaçı ayakta kalarak
büyük ölçekli üretime geçebildi. Başlangıçta bunlar, başlıca üç grupta
toplanıyordu: Almanya’daki Opel ve İngiltere’deki Morris gibi bisiklet
yapımcıları; ABD’deki Durant ve Studebaker atla çekilen taşıt üreticileri;
makine imalatçıları, Otomotiv sanayisine geçen bu şirketlerde temel olarak
montaj işlemi yapılıyor, motor ve temel parçalar başka imalathanelerde
üretiliyordu.
Bu şirketlerin montajın dışında başka üretime yönelmeleri, ancak bir dizi
teknik ve mali sorunun çözülmesiyle gerçekleşti. Avrupa’da otomotiv sanayisi
1919-39 arasında ve temel olarak otomobil üretimi alanında gelişti .Aynı ölçekte
olmasa da, Avrupa şirketleri de ABD’deki seri üretim yöntemini benimsemişlerdi.
Almanya’da ise otomotiv sanayisi, 1. Dünya Savaşı’nın ağır yükünden kurtulana
değin pek yaygınlaşmadı.Bu alandaki en önemli gelişmeler 1926’da Daimler ile
Benz’in birleşmesi ve 1929’da General Motors’un Alman pazarına girerek Opel
marka otomobilleri üretmeye başlaması oldu.
II. Dünya Savaşı ’ndan sonra motorlu taşıt üretimi çarpıcı bir hızla arttı ve
35 yıllık bir süre içinde dünya üretimi 10 katına çıktı. ABD’deki üretim artmakla
birlikte, dünya otomotiv üretimindeki yüzde 80’lik payı, bu süre sonunda yüzde
20’ye geriledi.1980’lerin başındaki ekonomik gerileme en çok ABD’yi etkiledi;
bunun sonucunda Japonya üretimde birinci, Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ise
ikinci sıraya yükseldi